10 Nisan 2012 Salı




Yüzüme deniz suyu çarpmak gibi bana gülüşün..
Birden..Ferahlatan ve yakan..
Sessizliğin bir o kadar aynı...
Ellerimde yosun kokun, kirpiklerimde tuzun..

5 Nisan 2012 Perşembe

KIRILMAZDIK

"Bir fil, kalp kırıklığı yüzünden ölebilir.."


Seni neyin şaşırttığını bilirsin..Neyin öfkelendirdiğini.. Kimi kıskandığını, neye güldüğünü, neden korktuğunu, nereden kaçmak istediğini, hangi şehirde nefes almak istediğini, kaç kez düştüğünü, nasıl kalktığını... Soru işaretlerinin her biri küçük lokmalarıdır obur bilincinin..Bilirsin işte.. Kararsızlığın bile almış olduğun bir kararın tohumudur çünkü..

Ama bir şeyi bilmen imkansızdır.. Seni ne kırar..? Geçmişin üstünü örten cevaplar verebilirsin belki..Ama asla bilemeyeceksin.. Gelecekte ve bugün, hatta şimdi..Seni ne kırabilir? Seni ne yıkıp döker? Genellemelerini kendine sakla.. Çünkü hepsi kendine yüklediğin o saçmasapan anlamlardan ibaret.. Beni yalan kırar deme.. Çok dürüstmüşsün gibi.. Sen hiç yalan söylemedin sanki.. Beni sahte bir dostluk yorar deme..Sen hep sahiciydin sanki..Bana gerçeklerinden bahset..Seni ne kırabilir? Hiç beklemediğin anda kalbini tokatlayan ne olabilir? Elini kalbine sokup, tırnaklarını umuduna ne geçirebilir?

Seni  nasıl, ne zaman, nerede, kaç defa, niçin, kim ve ne kırabilir?

Bilmiyorsun değil mi?
Ay'dan yuvarlak cevaplar..
Bilemezsin..
Çünkü kalbimizi neyin yaralayacağını gerçekten bilseydik eğer, sevgilinin gidişine değil, giderken bizde kalan hani o çok sevdiği bluzünü isteyişine kırılmazdık.. Çünkü bilseydik, arkadaşımızın hafızasına armağan ettiğimiz en büyük sırrımızı başkasından duyduğumuzda, bu ihanete değil, arada geçen hani bizi önemsizleştiren o bir çift lafa hiç takılmazdık.. Bilsek "herşeyi kabulleniyorum ama.. işte şunu var ya şunu hiççç..!" dememiştik biz.. En ufak fikrimiz olsa hakkında, başarısızlıklar değil, o başarısızlıkların içindeki ufacık bir anıya, bir söze, bir kinayeli gülüşe takılmazdık..

Nereden, ne zaman ve ne şekilde gelebileceğine dair en ufak fikrimiz olmadığından..Kalbimiz her teklediğinde, yeni bir zayıflığımızı keşfettiğimizden belki..  Kalp kırıklıklarının her biri birer ilk olduğundan..Öncesi, sonrası ve benzeri olmadığından..

Bizi en çok kıran neydi ? Bilseydik, alırdık gardımızı..Bize hiçbirşey olmazdı; kendi ellerimizle işlediğimiz kalkanımızın ardından kalbimizde siyah kuşak, gelene güler, gidene geçerdik..

Biz, bizi neyin yaralayacabileceğini bilsek, itiraf et artık, bize hiçbir şey olmazdı; çelik gibiydik biz.. Niye izin verelim..? Kaçardık..Saklanırdık..Sakınırdık..
Kırılmazdık...