11 Ocak 2013 Cuma

HAFIZANIN İNTİHARI







Yeterince gençtim o zaman. Yeterince genç olmak, sigara kutusuna şu küçük çakmağı tek harekette sokmak demektir. Televizyon kanallarında bas bas bağırıyordu spiker, hep aynı ses ve her kanalda. Gözlerimizi kuşkuyla kısıp, kulağımızı merakla açarak, ellerimizi cüzdanlarımıza götürmüştük farkında olmadan hemen hepimiz. İri vatkalı ve iri göğüs dekolteli güzel spiker, kanyon kenarında mikrofonu ısıracakmışcasına heyecanla yüksek perdeden konuşurken, kimliklerimizi tek harekette çekip çıkarıyorduk cüzdanlarımızdan. Yeterince orta yaşlı olmak , kimliği cüzdandan işaret ve orta parmakla silah çeker gibi atiklikle çekip çıkarabilmektır. Spikerin rüzgarın örtemediği en anlaşılır cümleleri şunlardı: "Kanyon, ilk adımı atıp kimliğinden kurtulan talihlilerini bekliyor. Buraya ölmeden gelecek insanları sabırsızca bekliyor sevgili izleyiciler! Zamanın daraldığını hatırlatalım. Unutmayın, kanyon dolduğunda şansınızı kaybetmiş olacaksınız. Yayınımız kesintisiz devam ediyor küçük reklam molaları dışında...."

Elimdeki kimliği yanımdaki boş sandalyenin üzerine bırakıp koşarak çıkmıştım kafeden. Kapıdan geçmek için birkaç kişiyi omzumla itip düşürmem gerekmişti.. Arabaya kendimi atıp kontağı çevirdiğimde, hızlıca düşünmek için nereden baksanız on saniyem vardı. Başlayacağım yere karar vermek için acele etmezsem, araç izdihamına kapılıp, otoparktan çıkamayacaktım. Burası bir dakika içinde muhtemelen oldukça telaşlı bir çarpışan araba pistine dönecekti, biraz daha tehlikelisi aslında. Yeterince temkinli olmak, kurtulacağın herşeyi saniyeler içinde hesaplayarak emniyet kemerini takmak demektir. Radyoyu ve akabinde sesini açtıktan sonra, eve giden en kestirme yola sapmak üzere, arabayı bağırtarak kaldırmıştım. Radyo'da banka reklamları yalvarıyor, "gitme ..." diye; bizzat ismimle hitap ediyordu..


Trafik çoktan kilitlenmiş, tamponlar üst üste binmiş ilerliyordu ağır ağır. Evime yakın oluşum keyiflendiriyordu, anayoldan sapmış olmak keyiflendiriyordu, oraya ölmeden varacağıma dair sezgilerim keyiflendiyordu. Komşum göğsüme toslayarak atladı asansöre, güçlükle çıktım. Alelacele içeri dalıp dolabın yanındaki büyük valize yolda aklıma gelmiş herşeyi sıkıştırdım. Yükte hafif, pahada ağır ne varsa..Faturalar, kredi kartı ekstrelerim, vaktiyle imzalanmış sözleşmeler, diplomam, fotoğraf albümlerim ve borç senetleri .. Nakliyeciler doluşmuştu sokağa, insanlar her zamanki gibi garantici davranarak aptallıklarını kanıtlıyorlardı yine. Çıkarken kapıyı kapamak zorunda değildim. Veda edecek kimsem olmadığı gibi , "beni de götür" diyeceğini sandığım mevzudan bihaber kedim, arkamdan huzursuzca miyavlamaktansa, kaldırımdaki dişi sokak kedisinin peşine takıldı keyifle salınarak. Çiftleşme mevsimiydi ya da mevcut akımdan haberi vardı.

Birkaç riskli manevra ve belli bir düzeyde seyreden küfür alış-verişinden sonra, şehirlerarası yoldaydım. Yeterince yaşlı olmak, ağlayıp çığlıklar atan eşini ve çocuklarını döverek aracına sokan adama müdahele etmeyecek kadar kararlı olmak demektir. Spiker kanyondan bildiriyordu, "hayal değil, getirdiğiniz herşeyi kanyona itip, hayalinizdekilerle değiştiriyoruz!" Yol kenarında ellerinde diplomalarıyla ve ders kitaplarıyla otostop çeken çaresiz öğrenciler vardı. Bunu yaparsam, teknik olarak bakıldığında, aracıma aldıklarımı kanyona atmak zorunda kalabileceğimi düşünerek avuttum kendimi. Dört şeritli yolda bile,  trafik yer yer durdurabiliyordu sizi türlü nedenle. O zaman, omuzlarında yükleriyle depar atarak yol alan yayaları izliyordunuz camı kapayıp, kapıların kilitli oluşunu teyit ederek.

Radyoda el çabukluğuyla güncellenip yayına sürülmüş banka reklamları ağlayıp zırvalayarak sürüyordu. Artık ilk adımı da kullanarak, babaannemi hatırlatmaya çalışıyordu sinsice, reklamdaki ses. Çocukluk anılarımın en keyiflilerini seçip kısa kısa anlatıyordu. Kim olduğunu tek tek ve herkese hatırlatmaya çalışıyordu sistem, reklamlar aracılığıyla. Reklam yayını bitip, tüm kanalları elindeki o isimsiz yetkiyle ele geçirmiş spikerse, özgüvenle tekrarlıyordu. "Hayatınızı, yenisiyle değiştireceğiz, kanyon dolmadan siz de burada olmalısınız sevgili dinleyiciler. Buraya değiştirmek istediklerinizle ve tek parça varmanız yeterli." Birbirinin önüne kırıp zincirleme ölümlere yol açarak sağa sola savrulmuş sürücü bedenlerini, trafiği durduran ve daha ne istiyor olabilir ki dediğiniz "nüfuslu vatandaş" için yol açan eskort köleleri, trafiğin durduğu noktalarda cama yapışan yayaların zombileri aratmayan öfkeli, darmadağın yüzlerini izlemek.. Tüm bunların ruhunuzda derin şaşkınlık, tereddüt ve yaralar açmasına izin vermeyecek kadar inatçı olmak demektir yeterince çocuk olmak.

Genç ve hamile bir kadın, aracına aldığı bir başka kadın tarafından öldürülmüş.."Sakın ha", dedı ağır ilerlediğimiz bir noktada, sigara içmek için araladığım camın ardından, arabadaki yaşlı adam."Kimseyi alma aracına, kulaklarımla duydum, çok insan ölmüş öyle."  Dumanı dışarı verirken ve yenisiyle değiştirmeyi planladığım ciğerlerim gücenerek öksürürken, "Olur" dedım. " "Boş pet şişen varsa uzatır mısın, mola veremiyorum" dedi yaşlı adam. Sigarayı atıp, camı kapadım.


Reklamlar spikerin çekici teklifiyle yarışıyordu ve tüm frekansları esir alacak kadar güçlü kadın, reklamlara izin vermek zorundaydı. Boğazını temizlemek, tuvalet ihtiyacı, sigara içmek, yemek yemek ve tahmin edeceğeniz diğer tüm ihtiyaçlarını gidermek zorundaydı. Sisteme kafa tutan bu alternatif akım, dalga geçerek izin veriyordu bu ajitatif molalara. Reklamlarda ilk aşkımı ve okuma bayramını anlatıyorlardı, artık soyadımı da kullanarak. İyice yüzsüzleşip araba taksitlerimi vade farksız onbeş sene uzatmayı teklif ediyorlardı. Kim olduğumu unutturmamak için, spikerin beş dakikalık şekerlemesinde, çaresizce teklife, yer yer tehdite sığınıyorlardı. Bunun bir suç olduğundan, bunun izdiham ve kırımları tetikleyen belalı bir bulaşıcı akıl hastalığı olduğundan, bunun yalnızca hayal olduğundan bahsediyorlardı. Kimlik numaramı adımın başına ekleyerek yapıyorlardı bunu, vites büyütürken ben..


Son derece aç, susuz, sıkışmış ve yorulmuş halde vardım kanyona..

Radyoyu kapayıp indim aracımdan.

Ortalıkta spiker ya da başka biri yoktu.

Kuvvetli bir rüzgar, önce fırtınaya dönüştü. Sonra hızla yaklaşan o hortuma. Gözlerime doluşan toza elimi siper ederek baktım ileriye. Kanyonun etrafı bomboştu... Hepsi ölmüş olmalıydı gelirken. Attığım ilk adımdan men ederek ve savurarak geriye doğru fırlattı rüzgar. Sonra içime giren ve içine girdiğim hortum, vücudumu güçlü elleriyle havalandırıp savurdu oldukça yükseğe..Dönerek elimdeki valize yapıştıysam da, lanet hortum  parmaklarımı tek tek açarak aldu onu benden. Yeterince ölümlü olmak, fiziksel koşullar karşısında, psikolojik sarsıntılara gösterdiğiniz dirayetle duramamak demektir.  Fırıl fırıl dönen bedenimi havada taşıyarak, kanyonun içine bıraktı...


Halisünasyonlarla adrese teslim edilen intihar girişiminden onlarca kırık kemikle çıktım. Anlatılanlara göre, arabamı sağa çekip, bariyerlerden atlamışım. Olanların en güzel yanı, amacıma ulaşıp, senelerce silmeye çalıştığım hafızamdan uzak yaşamaktı. Yeterince zayıf olmak,  hayatınızın değişeceğine olan inancınızın çoğu kez tamamen yitmesi demekti, benim için. Çakmağı titreyen ellerimin birkaç teşebbüsünün ardından sigara kutuma yerleştirdiğim bir yaştayım şimdi ve geçmiştekinin  aksine, sisteme kiraladığım kimliğimle, kimselerin takasa yanaşmadığı anılarım ve yalnızlığım, o kadar da acı vermiyor artık.



1 yorum: