5 Eylül 2012 Çarşamba

ZULADA BULUNDU




Susacaklarımızı öyle erken söylemiştik ki
Hayata,
Sessizliğimiz boşluktu
Ki "şşşş"
Boşluğa da varım ben..
O da olur..


Hırsla kazdığın çukurdan
Son darbeyle yükselen
Tiz metal sesi gibiydi
Tırnakların tenime sürttüğünde duyduğun..
Kuşkusuz yüzlerce yıl sakladığım bir
hazine yoktu içimde
Bir teneke parçası olmamdan korktun
Kıymetsizliğimden..
Ve üzerime bir avuç toprak atarak
Çekip gittin bazen..



Enjektör değil, ilaç acı veriyordu
İyileşmek istemeyen bir yanı vardı hepimizin
Delik deşiktik ama gitmiyorduk
Kopmadan incelmelere doymuyorduk
Böyle inatla neyi beklemeyi öğretmiş bize hayat?
Hayat biz beklerken
üzerimizden geçiyordu
Dümdüz oluyorduk..
Bile bile hep bir acımız var.
Hep bir acıyı ayırdık kendimize
gülümserken
Acıların çoğunu kahramanca defederken
Kalbimize uyuşturmaksızın dikişler atıp dursun diye
Acıların çoğunu eğip büküp atarken
En şemallisini ayırdık hep kendimize
Zulada bulunsun..


Göreceklerimize öyle sıkı kapattık ki gözlerimizi
Oysa ne sen kör, ne ben..
Herkes öyle değil miydi ya?
Birkaç renkti ihmal edilen
nihayetinde
Bazen görmesekti..
Bazen sadece duysak'tı, dokunsak'tı..
Ne olurdu..?
Olurdu..
Oldu..






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder