7 Ekim 2012 Pazar

AZ





- ..üstelik adam tek böbrekli! diyor göz kırparak..
-Anlamadım? diyorum
-Yok yook, bence anladın, diyor diğer gözünü kırparak bu kez..
-"Allah Allah, diyorum..Nasıl yapıyorsun bunu?"
-"Ohooo!Sen benimle birkaç yıl önce tanışacaktın asıl! Şimdi kredi kartlarım patladığından, ve sevgilim olacak öküz beş aydır eve uğramadığından, çalışmak zorundayım. Kafam çok dolu bebeğim; eskisi kadar vakit de ayıramıyorum bu işlere..Yoksa, ah benim zavallı bebeğim, beni daha önce tanımış olsan, şimdi altında çift kapılı A5'ten aşağısı olmazdı..Oysa, araban bile yoktur senin.
- Yok, ben bu işlere değil, iki gözünü de nasıl öyle kusursuzca kırptığına şaşırdım..Araba dediğin 4 kapılı olmaz mı hem?
-Her şeyin azı da var çoğu da şekerim. Bazen "az" daha iyidir. Nadiren de olsa..Sen bunu böyle bil, zira kafan fazlasına basmıyor anlaşılan..
-Tek böbrek gibi mi?
Dişine bulaşmış rujunu izliyorum.
-Hahah! Aynen şekerim..!

Yirmi yaşındayım.Bu pek çoğuna göre az yıl demek. Az bazen iyidir. Nadiren de olsa.
Annemle yaşıyordum, tek gözlü bir evde. Az bazen iyidir nasılsa. "Nasılsa"  dediysem de aldanmayın, durum öyle fena değil, penceremizi okşayarak tırmanan kanarya güllerimiz var bizim.. O dik yokuşu çıkıp da gelseniz, bazı sokakların çamurlu olabildiğini kabullense ve mesele etmeseniz, yani görseniz, evimizi çok seversiniz.

Annem beş hafta önce 52. yaşını doldurdu. Mesaiye kalmasam onun için yapıp, yan komşudan da rica edip, dolabına sakladığım küçük pastanın üzerine koyacağım iki mumu üfleyecekti. İki mum tabi, ne sandınız?.. Çünkü az bazen iyidir.. Ama ben mesaiden dönmeden, ve anneciğim o iki mumu üfleyemeden uyudu.. Çok da derin uyudu..Hastalığı hakkında fazla şey söylememe gerek yok. Zira o artık hasta bile değil..

Üç aydır bu aile şirketinde çalışıyorum ben. Az çalışanı var, o yüzden akşama kadar çay yapmak benim için, büyük şirket çaycılarından çok daha kolay. Ne şanslıyım ki; az bazen iyidir. Asgari ücretimi eski cüzdanıma doldurunca da benden mutlusu yok. Artık tek başıma yaşıyorsam, ve kendimle başbaşa yemek yemekten sıkıldığımdan belki, çok az yer olmuşsam, annemi kaybettikten sonra, yani beş hafta içinde 11 kilo verdiysem, demek ki gerçekten de, az bazen iyidir.

Bu büroda çalışıyor.. İsmini hala bilmiyorum. Herkese "şekerim" ya da "bebeğim" diyor, ve ona geri dönüşler de bu şekilde oluyor çünkü. Bir de insan sevmediği şeyi pek de ezberlemiyor galiba. Arada bir mutfağa girip "bebeğim, kalçalarım tutuldu oturmaktan, çekil de, balkonda bir sigara tüttüreyim" diyor. Anlatıyor. "Balkondan seslen abla, ben duyarım", desem de, "hadi hadi, çay demlenirken dinlen azıcık şurada da, iki akıl al hem"diyor. Ne bileyim sürekli bir şeyler anlatıyor, anlamadığım. Sanırım insan sevmediğinin anlattığını pek de anlamıyor. Güzel ve sahipsizsin, sürünme diyor. Ben sürünmüyorum aslında. Bir arkadaşım var diyor. Sen çok güzelsin. E o da çok paralı ve çok yaşlı. "Çok" iyidir.. - ..üstelik adam tek böbrekli! diyor göz kırparak..
Ama bazen "az" daha iyidir."..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder