20 Kasım 2012 Salı

BİR ŞEY..



"Seni yavaşlatıyorum, bırak da git artık"
dedi caddede sırtüstü dönmüş umutsuz kaplumbağa..
Tavşan diktiği tek kulağıyla kalakaldı yolun tam karşısında. Saniyeler içinde ensesinde bittiği ters yüz olmuş kaplumbağayı küçük pembe burnuyla tek hareketle iterek düzeltti.
Kaplumbağayla birkaç saniye bakışıp, kahkahalara boğuldular şu aptal filmlerdeki gibi..
"Bayat geyik..Ama en sevdiğim yine de.." dedi sevimli tavşan.
Kaplumbağa hızlanmaya, tavşan yavaşlamaya azami özen göstererek ettiler caddenin sonunu.

"Hep şakaya vuruyoruz ama, bu hastalıklı bir dostluk, farkındayız değil mi?" dedi kaplumbağa küçük patikadan mütavazı bir tepeciği tırmanırlarken.
"Neden öyle olsun?" dedi tavşan bıyıklarını aşağı indirerek.
"Şartların eşit olmadığı bir dostluk hiç gelecek vadetmiyor çünkü".. "Bir gün, her ilişkinin er ya da geç tanıştığı o çatışma noktasına vardığımızda, aklına ilk gelen, senden zayıf olduğumu bildiğin halde, daima yanımda olarak gösterdiğin fedakarlık olacak..Ben tek taraflı faydacılık üzerine kurulu bir dostluğun o çürük tarafı oluvereceğim gözünde. "

Tavşan derin derin soluyan kaplumbağaya ve yıpranmış ama dokumacı güzel bir kızcağazın eli değmiş kabuğuna baktı. Gülümserken bile kaybolmayan hüznüyle vurgulanmış güzel gözlerine baktı..Kaplumbağanın hantallığının saklayamadığı dikenli ve güçlü ayaklarına sonra..

Kalçasına tutturulmuş ponponu toprağa koyarak,
"Şu masal yüzünden söylüyorsun bunları...Ben aslan, sen sinekkuşu bile olsan, şimdiki kadar denklikten uzak gelmeyecekti sana dostluğumuz. İzin verme sakın, imkansızlığımızı öngören aptal bir çocuk masalı olmasın. Ki önyargıları yıkan sonuna rağmen, bu konudaki saplantına saygı duymak çok zor.."

Kaplumbağa, "Mesele sonu değil, çıkış noktasına can veren farklılığımız.. Sen de bal gibi bilirsin ki...."
Sözünü bitiremeden, o alışıldık refleksiyle kabuğuna çekti tüm uzuvlarını.. Anlık bir toz bulutunun kabuğuna sürtündüğünü hissetti, tavşanın çığlığını duymaya fırsatı bile olmadan.. Kollarını, bacaklarını ve kafasını zulaladığı sert kabuğunun içinde titreyerek, masalların çelişki sunan çıkış noktalarının gerçek hayatta hiçbir şey ifade etmediği çıkarımsız ve mesajsız sonlara, ve bunu tecrübe edecek kadar uzun bir ömre sahip oluşuna küfretti..

Masallardan ve hikayelerden daima didaktik olmalarını beklemeyin, lütfen. Bazen bir şey, yalnızca bir şeydir, sıkıntının dürtmelerine çaresizce yanıt veren anlatma ihtiyacı sayesinde..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder