11 Aralık 2012 Salı

metamorfoz

İnsan eli değmediği halde, ördüğü kozanın içinde ölen ipek böceğinin hikayesini duydunuz mu hiç? Duyamazsınız.Yok öyle bir hikaye çünkü..Var mı yoksa?

Bu sabah uyandığımda çok mutluydum biliyor musunuz? Kışın ortasında bile güneşe odaklanabildiğiniz sürece, güne iliklerinizi titreten o enerjiyle uyanabilirsiniz. Sonra mutluluğumu yitirdim sanmayın, paragrafın ilk cümlesi öyle yönlendiriyor diye. Kafası karışık insanların da sabit fikirleri ve asla değişmeyeceğine inandığı hisleri olabilir. Cümleler ve fikirler ortalığı yaramaz çocuklar gibi karıştırsa da..

Soru şu, "değişime hazır mısın?" Bu bağlama göre değişebilir. Mesela o ipekböceği hangi kentte, hangi yeşillikte.. Etrafında kozasını dürten ya da suda haşlamayı bekleyen birileri var mı? Bir ipekböceğinin dut yaprağı olmadan hayata tutunamayacağını düşünürsek, iklim de mühim. "değişime hazırsan, dut yaprağının desteği mühim." Parafinle desteklenmiş yapraklarla hazırlanmış suni bir metamorfoz hikayesinden de bahsetmiyorum. Değişmek için müdaheleci insan eline değil, tek aşkı ve tek ihtiyacı olan yemyeşil dut ağacına ihtiyacı olan ipek böceğinden bahsediyorum.Ağacın yapraklarını yediği gerçeğine odaklanmayın, metafor yapayım derken haddimi aşmak istemem. Hem zaten o muhteşem ağacı minik zayıf bir tırtılcık da öldüremez..

Soru şu, "o kozadan ölmeden çıkacak mısın?"
Bu sabah uyandığımda muhteşem hissediyordum. Kahve mideme dokunduğundan biraz daha az iyi hissediyorum. Kozamı örmeden önce yaprakların üzerine kıvrılmış uyuyorum. Arada uyanıp yaprakları öperek, gözlerimi yeniden kapıyorum. Ağaç bunu hissetmiyor olabilir. Çok küçüğüm çünkü.

Ağaç altımdan çekilirse düşüp ölebilirim. Çekilmezse, tüm şartların yolculuğumun yanağını okşaması için dua etmeliyim.

Hiçbir şey anlamamış olabilirsiniz. Ben birazını anladım.. Kalanı için, gidip bir fincan daha kahve içmeliyim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder