19 Ekim 2012 Cuma

4 ODACIK



Açık kalp ameliyatından apar topar kaçmış bir deli gibiydi. Duvarın kenarına yaslanmış, yoldan çevirebildiği herkese göğsünü işaret edip, "bak!" diyordu hevesli bir beklentiyle sırıtarak. Kadının biri öğürerek uzaklaşıyordu yanından, adamın öteki omzuna sertçe vurup defediyordu onu..Çocuğun biri ağlayarak kaçışıyordu caddenin karşısına, güzel genç bir kız çığlık atarak, elindeki cep telefonunu fırlatıyordu korkudan. "Bak!" Kimsenin içi kaldırmıyordu bu pisliği. "Korkma!" diyordu pıtır pıtır atan kıpkırmızı yüreğini göstererek. Arada bir, birkaç metelik şıngırdıyarak düşüyordu ayakkabılarının ucuna, gösterdiğine bakmadan geçen cömert avuçlardan. O zaman öfkelenip söyleniyor, sövüyordu arkalarından. Öfkesi caddedeki kafelerden  tek bir şarkı gibi yükselen müzik sesine yeniden kulak kabartınca, yatışıveriyordu. Kaptığı ilk omzu yeniden çekiyordu kendine, "baksana bir, bakk!" irkilen delikanlı patlatıyordu yumruğu, ve yere tükürüp yürümeye devam ediyordu. Canının hiç yanmadığına bahse girebilirdiniz. Kanayan dişlerinin arasından gülümseyerek yeni bir av araması birkaç saniyeden kısa sürüyordu. Kimsenin ambulans çağırdığı yoktu, ya da polis. Ben dahil. Yarasını uzaktan izliyordum, midem bulanmayacak kadar, içimin kaldıracağı, tüylerimi diken diken etmeyecek bir mesafeden. Ölmeyişini garipsemeyen bir gerçeküstü yakınlıktan izliyordum onu. Deliliğini yadırgamayacak bir empatiyle. Acıma duygusundan fersahlarca uzaktan bakıyordum ona. "Bak !" deyişini duyabilecek, gözlerindeki çocuksu neşeyi görebilecek kadar da yakından.. Yakınındaki kafeden süpürgeyle çıkıyordu bir kadın. Gözlerini kısarak dürtüyordu uzaktan süpürgenin sapıyla.. "Eh be! Git başka yere, pis şarapçı!

İki adım geriliyor ve gülümseyerek, işaret parmağıya basıyordu yarasına, "bak! bu odacıkta annem var! Kadın orada bir dakika daha kalırsa, onu dinlemek ve izlemek zorunda kalacağını anlayıp tövbeler çekerek dükkana giriyordu. Bir kedi ayaklarına sürtüyordu diktiği siyah kuyruğunu. Mırıldanarak küçük bir sekiz çizip duvarın üzerine atlıyordu. Duvarın üstündeki kedi, adamın açıkta kalmış yüreğiyle aynı mesafedeydi..Küçük ıslak burnunu uzatıp kokluyordu kanı. Adam "bak! bakıyorsun değil mi? Vallahi de bakıyorsun! Bak bu odacıkta annem yatıyor. Ş..şunda", diyor heyecanla kekeleyerek, "..şunda dedem var. Babamı sevmezdim, onu koymadım. Kedi koklamaya devam ediyor... "Bunda karım var, nasıl güzel değil mi? Şunda da kızlarım..Evde de aynı odada uyurlardı zaten.." Kedi adamın yarasını yalıyor... Ama öyle iştahla değil, şefkatle. Adam yüreğini anlatabilmenin huzuruyla gevşeyip, yığılıyor yere. Önce polis, sonra ambulans geliyor.....Müzik susuyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder