9 Ekim 2012 Salı

HAFIZA KABULLENİR



Hayatımın ilk beş yılını geçirdiğim o köyü, en ince ayrıntısına kadar hatırlamama şaşırıyor babam..Çünkü ben mesela, evin arkasındaki küçük derede biten dereotlarının kokusunu bile hatırlıyorum. Mesela kayalıklardaki yosunları kazıyıp avucumuza sürdüğümüzü; doğal kınayı böyle bulduğumuzu..Mesela caminin yanındaki bir tür çam ağacının yapraklarını ellerimizin arasında ufalayınca köpürdüğünü, yalancı sabunu da böyle keşfettiğimizi..
Çeşmeye giden o küçük dik yokuşu ve yokuşun dibindeki kızıl ve bodur vişne ağacını.. O küçük ağacın nasıl da leğen dolusu reçel yapmaya yettiğini... Toplayıp çiğnediğimiz reçinenin altın rengini.. Kamıştan yaptığımız düdüğün sesini.. Kanayan bileğini ürkerek bana gösteren Karabaş'ın patisini tutmanın verdiği hissi..Bahçelere ekilmiş fidelerdeki domateslerin gördüğüm en kırmızı, mısırların bildiğim en sarı olduklarını, ve ömrümce de öyle kalacaklarını..Hafızam evin civarından taşıyor aslında..Babam bu kısımları hatırladığımı bilse, daha çok şaşırır ve biraz da çatardı kaşlarını, eminim.. Köydeki arkadaşlarımla bazen keşif için uzaklaştığımızı.. O dar, topraklı yolların kenarındaki kayalıkların ne kadar kahverengi, ne kadar haki yeşili olduğunu hatırladığımı.. Düşlerimde hala, bazen, o ürküterek kıvrılan dar yoldan eve koşmaya çalıştığımı, evi bulamadığımı da bilmiyor haliyle..Anaokulundaki kuklaları ve yazı tahtalarını, mavi tahta blokları, köyün kışın yanan odunlarla tütsülenen huzurlu havasını,annemin ve babamın elini tutup başımı gökyüzüne kaldırıp, hiç ışığın olmadığı bahçelerden ve yollardan geçerken, yolumuzu aydınlatan yıldızlara hayranlıkla bakakaldığım o  büyülü günü de..Bilse hafızama bir kat daha şaşardı..Ama işin garip yanı, şu ana kadar bildiğim en zayıf hafıza, bendeki...

Hafıza kabullenir.En tembel hafıza bile...Hafıza öyle kabullenir ki, yaşatmak için vardır artık var olmayan her şeyi ve herkesi. İsimleri geçtiğinde gözleri gözlerimizin önümüze gelsin diye, seslerini duyar gibi olalım, kokularını hatırlayalım, varlıklarını tekrarlayıp duralım kendi içimizde diye.Duyularımızı kandırıp, onlar hala varmış gibi yapalım diye.. Onlar gözlerini kapamışsa da, hafıza gösterir.Onlar susmuşsa da hafıza dillendirir.Onlar gitmişse de hafıza tutar geri getirir.. Hafıza belki en tanrısal dokunuştur.Fiziksel sınırların karın ağrısıdır o. Ölüme izin vermediği için. Herkesi ve herşeyi bir şekilde, irili ufaklı anılarla yaşattığı için.. En zayıf hafıza bile.Benimki bile..Seninki bile..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder