6 Mayıs 2013 Pazartesi

Dizlerindeki Yara İzlerini Öpenler




Babam güçlü olmaya dair tek cümle kurmadı ömrümce..Gece yarıları bir küçüğün yanına boylu boyunca uzanmış beyaz peynirin dalgalandırdığı mazisi elverdiğince üç beş nasihat.. Küçük bir denklemde dört bilinmeyenli denklem.. Gözlerini koca koca açmış kendini bilmez çocuklar yani, bazen uykuları gelmiş de geçmiş..Babam bolca soru sorardı, cevabı içine sığışmış hepsinin, usturupsuz cevaplar vermeyelim diye.Cevaplaması en zor olanları seçer zaten her baba ki bir korkudur kuşatır, alıkoyar da cevabı kendine saklatır bir ömür..

Babam..Güçlü olmaya dair tek bir cümle kurmadı ömrümce.. Kimi yasaklar indi boğazımızdan aşağı, öyle pürüzsüz aktılar ki nasıl yuttuğumuzu fark etmedik çoğu kez... Sorsalar tadını bilmediğimiz ancak tatmanın ve yadsımanın ötesine geçtiğimiz türden her biri..Yasakları uzunca süre koltuk değneği diye sırtımızda taşıdık; kolumuzun altında değil..Öyle ağırdı ki, sızlanmaktan vaktimiz olmadı nedenini düşünmeye, ardını eşelemeye..Öğrenmeye...Öğrenemeyecek kadar bağlıydık yasakların bizi temsilen ettiği işgüzar ve emrivaki yeminlere..Tabi bir süre..

Bilmiyorum o yüzden, neye karşı nasıl ayakta durulur, neden ardıma bakmadan kaçmalı seçemiyorum pek. Kaçmayı da bilmiyorum zaten; de ki seçebildim. Varsayalım bildim, sevmiyorum kaçmak.. Kaypakça geliyor..Yaşayıp altüst olanların hikayelerinde yalan yok, yaşamadan atlatılmış öykülerinse inanırlığı...Babam çocukluğumuzca ve gençliğimizce "ben yaşadım canım yandı, siz yaşamayın" ı ezberletip, yetişkinliğimizin"ben yaşamadım, siz yaşayın" ezberbozanı oldu birdenbire.. Oysa biz,  çoktan dayatılmış ezberlerimizi bozmuş, koltuk değneklerimizi kırıp sapan yapmıştık..Ne çok cam kırmıştık, bilmek istemezdi eminim..Hala güçlü olmaya dair en ufak fikrimiz yoksa da, güçlü olmanın beş para etmediğine, dahası, duygularla lanetlenmiş her canlı gibi güçten ve dirayetten  doğuştan men edilmişliğimizi hazmetmiştik bile..

Yine de, her çocuk gibi, babamın ölümsüzlüğüne ve artık bana uzanıp dokunmayan yasaklarına ihtiyacım var..
Bilmiyorum nereden geldi aklıma,
Hiç görmediğimiz insanlarca konmuş yasaklara riayet ederken, kapalı mekanlarda sigara içmiyor ve kamusal alanlarda pek de öpüşmüyorken, her insanın çocukluğunda anlamadığı, gençliğinde reddettiği baba yasağına özlemi olmalı bana sorarsanız..Kanunların insanları değil, devlet otoritesinin sürerliğini koruduğu ve düzenin "yara almadan öğren istiyorum" yerine " canımı sıkma benim" anlayışından büyüdükçe tiksinmiş her yetişkinin komutları tanıdık çatık kaşlardan alası, o bilindik  "neredesin bu saate kadar!" ı duyası olmalı bence..


İnsan küçük evreninden koptukça, atmosfer tabakalarını aştıkça unufak olan, heybetini-görkemini acınası yollarla yitiren bir zavallı gök taşına benziyor..Hesaplarınızı yalanlayan faturalar elinize tutuşturuldukça, asla büyümeyeceğinizi garanti ederim. Yanılma halimde, başıma gelecek tek şey bir başka şaşkınlık olacaktır. Büyük risk değil...

Babam, güçlü olmaya dair tek cümle kurmadı ömrünce..Sanıyorum biraz gerçekçi olduğundan..Sanırım biraz..Neyse işte..İyi ki kurmadı, iyi ki mümkün olmayan üzerine, tatmadığı ve yaşamadığı, tanık olmadığı ve olmayacağı üzerine koca bir yalan söylemedi bize..İyi ki öyle bir iddiam yok, ve bu yüzdendir ki dizlerindeki yara izlerini minnetle öpenlerdenim ben de..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder