18 Mayıs 2013 Cumartesi

HATIRDA KALIR BİRİ




Kadın elindeki market poşetini kaldırıma fırlatarak bağırıp çağırmaya başladı.Kaldırımda, yürüyen yeşil adamın onayını bekleyen kalabalık yalnızca başını ondan yana çevirip bakınmakla yetindi.İçlerinden biri adımını caddeye attığında geri kalanı da toparlanarak başından beri yenilmedikleri birer fiske merakı da yola serpiştirerek arkalarında bıraktılar onu. Uzaklaştıklarından emin olunca eğilip etrafa dağılan elmaları poşete sakince doldurarak geçen ilk taksiye bindi.

Şoför nereye gideceğini sorunca hıçkırarak ağlamaya başladı arada göz atarak dikiz aynasına şoförün meraklı ve ilgili gözleriyle çarpışmak için. Ancak şoför kadın karar verinceye kadar taksimetreye büyük laflar ettirecek ters bir yola girmenin daha mantıklı olacağına karar vermiş, radyonun sesini açmıştı çoktan. Popüler, hareketli bir şarkı başlayınca kadının gözyaşları da kuruyuverdi birden. Birkaç dakika öncesini yaşamamışcasına parmaklarıyla dizlerine tempo tutarak dışarıyı izlemeye başladı kadın, ağzından bir cadde ismi çıkarıp verdi adama. Adam gözlerini açıp kapattı “olur” anlamında.

Kadın sahil caddesinde indi taksiden. Havada baharın anlık özenişi vardı yaza. Bir banka oturup vapurlardan kaçışan dalgaları izlemeye koyuldu. Yanına yaşlı bir adam oturdu kadının. Bastonunu bankın arka kısmına asıp gazetesini açtı adam, gözlüğünü düzeltti. Kadın başını adamın omzuna koyuverdi. Bir süre kalakaldılar öylece. Kadın adamın geri çekilmesini ve ona gözlüğünün altından ters ters bakmasını, ya da hiçbir şey söylemeden kalkıp gitmesini bekledi. Adam başını hafifçe sağa çevirip bakmıştı ama yadırgayan bir ifadeyle değil. Hemen sonra gazetesine dönmüştü zaten. Sayfayı çevirince adam, kadının adamın omzundaki başının rahatı bozuldu. Çekildi kadın poşetini yerden alıp sahil boyunca yürümeye başladı.

Annesinin elini çekiştirerek bir çocuk, ona mor deniz anasını göstermeye çalışıyordu. Kadın durdu yanlarında. Poşeti yere bırakıp, dizlerinin üzerinde çömelerek çocuğun kulağına bir şey fısıldadı, geri çekilip sordu.”Bunu duydun mu?” Çocuk başını salladı. “Peki, diye ekledi kadın, ne hissettirdi sana bu?” Çocuk “çok üzüldüm” dedi, ekledi “ şu poşetlerin arasında kalmış deniz anası gibisin o halde” dedi. Kadın başını sol omzu üzerinden eğerek, denize baktı. Çocuğun annesi çocuğu çekiştirerek uzaklaştı denizin kıyısından. Kadın bir süre dizlerinin üzerine çökmüş bakakaldı denize. Mor deniz anasına baktı. Üzerindeki mor elbiseye baktı. Tek benzerliğin bu olmadığının farkındaydı çocuk kadar o da.. Kalkıp dizlerini sildi elleriyle. Yürüdü eve.

Akşam çocukları ve eşi eve geldiğinde, ve masayı kurduğunda, yemek yerken, bulaşıkları yıkarken ve televizyon başında elmaları soyarken, en sevdiği diziyi izlerken, kocasına sorduğu sorunun yanıtını alamazken, çocukları uyarılarını dinlemeyip topu vitrine attıklarında, ve vazonun kırıntılarını toplarken, yatağa girdiklerinde sessizce gözlerini kaparken son derece sıradandı kadın. Kendi varlığından şüphe ederek geçiriyordu bu saatleri. Ancak diğer yandan ve neyse ki bir sonraki günü iple çekebiliyordu hala. Yarın başka semtte başka bir pazardan alacaktı elmayı, kim bilir bu kez insanlara ne sıra dışı görünecekti..Hissettirmeseler de her birinin eve gidip ondan bahsettiğini adı gibi biliyordu. Son bir haftadır yaptığı adı her neyse bu şey, var olduğunu hissetmek konusunda en etkili ilacı olmuştu. “Hatırda kalır biriyim” dedi kendi kendine. Gülümsedi.Uyudu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder